17 Mart 2010 Çarşamba

havadandır havadan

hayattan hiçbir zevk almamaya başladım. öğlen kalkıp, spora gidip, tüm gün spor yapıp eve geldiğidme hiçbir kalori yakmadığı mı görmek, resmen hayal kırıklığı. püffff, sabretmek zor, hızlı değişimler istiyorum ama, olmuyor gibi. neyse sabredeceğim artık.
pazar gunu sınav var ama hala ders çalışmadım. umarım bir ara çalışırım. hoş sınava nerde gireceğim onuda bilmiyorum. hayatın bir anlamı kaldı da, o kdr nefret ediyorum ki şu mart ayından. şubat-mart-nisan ayları en nefret ettiğim aylardır. kesin havadan olsa gerek :D hayatımda çok sıkıcı. monotonlaştım. zaten bu aralar uyuma hastalığım var, aynı yazın gibi depresyondayım sanırım. durmadan uyuyorum.
bana biri çözüm bulsun, hayatımı düzene sokmam lazım. offff şu okul niye bitti ya? neden erken bitirdim ki???? şimdiki aklım olsa asla bizimkilere demezdim erken bitiriyorum diye. mezun olunca ne oldu hiçbir şey. elde var 0 gene :(

zaten çarşamba günlerini de hiç sevmem. nedendir bilmem ama çarşambalar hep sıkıcıdır. neyse yarın perşembe belki günüm eğlenceli geçer. ama artık yalvarıyorum kendime sabahları erken kalkayım. geceleri erkende yatsam sabahları 12-1den önce kalkamaz oldum. alarmda kursam yatıyorum. hep üstümde yorgunluk var. havadandır kesin havadan. :D

16 Mart 2010 Salı

ufak bir yara

not: şiir yazdığımı bilmiyordunuz değilmi? bzn acılarımda yazarım :D

ufak bir yara


akan nedir?
kan mı yoksa
nefretim mi?
onunla ya da onsuz
tükenmiyormuyum.

akıyor kanım
bu.
hayır değil,
akan şey ruhum
benliğim,
bilmiyorum.

neydi o parlayan
cisim,
kırdığım şarap bardağının
parçası, saplanmış
koluma akıyor kan.

kanayan yaram değil,
kalbim hiç değil.
nedir bu?
nefretim mi
isyanım mı?
içimdeki bu sel nedir?

hayır dur, durmalı bu
akış, boğulacak yoksa
kaç oradan kaç
hemen bul kendine birşey
hayır, yok orada boğulan biri.

akıyor kırmızı bir şey,
kolumdan bacaklarıma doğru değil,
kanıyor gözlerim
anlamıyorum
neyim ben aziz mi?
boğuluyorum ama akıyorumda

sana, snn boşluğuna akıyor
kanım,
kesilmiş, bir cam parçasıyla
ona mı sana mı yazıyorum,
hayır o sen, sen o
acıyor canım, acıtıyorsun canımı.
kanıyor ama ne yaram ne de kalbim

kanıyor işte,
tükenen o siyah masumiyetim.....



by berna

veda filmini izledikten sonra değişen düşünceler

Bugün Salih Bozok'un anlattığı, Zülfü Livaleninin çektiği Veda filmine gittim. Etkilenmemek elde değil. Fakat o kdr güzel bir şekidle anlatılmışki, tarih kitaplarında olmayan birçok şey vardı. Atatürk'te bir insandı, sevdi, aşık oldu. Ve şunu anladım, bir ülkeyi batıran, çöküşe neden olan şey kadınlardı. aklıma Hürrem'in entirikaları geldi. Acaba Latife Hanım biraz daha iimser olsaydı, Atatürk bu kdr olumsuzca yaşarmıydı? Açıkçası hep keşkeler diyoruz. işte o keşkelerde bnde dedim, boşlukta olan şu saçma sapan hayatımı, başı boşluğmu bir kenara atmalıyım. keşke bnde asker olsaydım. Bazen vatanım için herşeyi yaparım diyorum ama hangi vatan için? beni önemsemeyen vatanım mı? ahhhhh, keşke bende eskilerde yaşsaydım, uğruna yapabileceğimiz onca şey vardı. Şimdi uğruna öleceğim tekşey kendi emellerim. Yıllar bizi bencilleştirdi, ben merkezsi olduk. Tabi bunlar bnm düşüncem. Katılmayan olur.

Elime silah verseler, gitsem, savaşsam ve kahraman olsam. Ne güzel hayaller. Büyük oynamak tam bana göre.

Öğretmen olmak? Bana uygun mu? ben daha büyük şeylerin peşindeyken, gözüm yuksekteyken. milli eğitim bakanı olmak, veya cidden daha üst mevkiilerde olmak hayalimken, beni bekleyen öğrenciler? istanbulda öğretmenlik yapmak vatan borcunu ödemek değil, bnm gitmem lazım, kesin anadoluyu karış karış gezmem lazım.

uğruna feda edilen onca hayatlar var, ama kimsenin umurunda değil, şehitler. tek başıma neyi değiştirebilirim ki, aslında onlarca şeyi değiştirebilirim. kimse güvenmesede ben kendime güveniyorum.