7 Haziran 2010 Pazartesi

Yağmur yağarken, bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti, çünkü 2 kişiydik, tek bir şemsiyemiz vardı,kol kolaydık ve bunun adı aşktı. Islandık çünkü aşkımızın bize yetmediği gibi şemsiyede yetmiyordu ama ıslandık, deliler gibi sevişiyor gibi ıslandık çünkü bunun adı tutkuydu. Baktık o an birbirimize, ikimizin de bir yanı ıslanıyordu, fedakarlık etmeye kalktık şemsiyenin altından çekildim, ıslanmadın ama için el vermedi, kapadın şemsiyeyi, ıslanacaksak birlikte ıslanalım dedin, çünkü bunun adı birliktelikti. Sonra su ve ateş birleşti, ay ve güneşin doğuşu birlemiş gibiydi. Tam bir hilal görünümü verdi. Ve hilal yüreğime dokunduğunda, ayın güneşten aldığı sıcaklığı içimde hissettim, sanki elimi tuttuğumda bana hissettirdiğin o sıcaklık gibiydi. Üşümüyordum, sıcak kollarında, beni öpen dudaklarında. Biraz baktım sana, o güzel gözlerine, kalın beyaz dudaklarına. Gözlerim doldu, neler oluyor bana diye? Neden böyleyim diye. Sonra bana baktın, göz göze geldik, öpüştük. Ve sımsıkı sarıldın, bırakmak istemedin. Çünkü bunun adı sevgiydi. En son ayrıldık, gidiyordun.Gözlerim doldu ama ufak bir buse kondurdun, hoşçakal dedin. Ve bir tren aldı seni benden, sen giderken bakakaldım peşinden ne gözümü alabildim ne de göze alabildim.

6 Haziran 2010 Pazar

uzun zaman oldu bloga yazmalyı. vallaha bu aralar o kdr çok eğleniyorum kı, yazmaya fırsatım olmuyor. eskisi kdr takmıyorum hayata. olmuyorsa olmuyor. ama eğlenmeyı mutlu olmayı özledim. şu lanet nisan ve mayıs ayından kurtuldm ya iim. yaza giriyoruz. havalar gene bir garip. sıcak soğuk değişik.
ay bugun koptum ya. çağlayana egeye efeye besteye idilime emreye ,yarıldım ya manyaktık. hele kediler süperdi. hahahaha.
ama cumartesiyı asla unutamam.
şimdi niye mutlusun diyeceksiniz? bu soruyu çok soran varda cevap vermiyorum? iş bulamadım hala ama takan kım kı? elbet bulcam birgun. ama işin güzel yanı, çalışmak ne kdr zorda olsa amacım var. ayrı eve çıkmak. özgür olmak. mutluyum bu aralar ve daimi olur. pek sanmıyorum ama olması için yırtınıyorum. :D
geçmişimdeki saçma sapan olaylara bakıoumda bundan sonra öle olmayacağıma eminim. bu arada okul festivalinden beri alkol almadım. kendimlede gurur duyuyrm.

ps: i love you

23 Mayıs 2010 Pazar

yalnızlık ömür boyu. beni bırakmayan bir dost. her daim yanımda. yalnızlık, kaderim. ne kdrda çok ışıkta olsa yanımda her daim karanlıktayım.
aşklar yalan. sevgiler sahte. dostluklar geçici. yalnızlık kalıcı. doğduğumda yalnızdım, öldüğümde de yalnız kalmayacakmıyım?
sevmek? yalnızlık işte. sevipte sevilmemek, sonuç gene yalnız. ve bugün gene yalnızım. sadece ben varım. ben ve yalnızlık. en ii arkadaşım, sırdaşım yalnızlık.
yalnızlığı seçende benim, yalnız olanda.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Biliyorum sana giden yollar kapalı

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

21 Mayıs 2010 Cuma

elm sokağında kabusa gittim, film süper değildi ama gene de bni korkutmayı başardı. korku filmlerini seviyorum ne kdrda korksamda.
şu anda odamda projeye çalışırken yan komşum ses çıkarıyor ve beni delirtiyor. duvara vurasım var ve ama snrm gidip balyozla kafasını kırcam gerzeğin. ayşen burada olsaydı, kesin küfür ederdi :)
bugun güzel bir gündü, neşeli, sakin,huzurlu. uzun zmndır ilk defa konuştum. konuşmaya açılmaya başladım. sanırım bu iyiye işaret. depresyondan yavaşça kurtuluyorum. hatta depresyonlu halimi istemiyorum. artık birşey olur yada olmaz. ne kdr çaba gösterirsem göstereyım birşey olmuyorsa zorlamamalıyım. napalım.
eski berna olmak istemiyorum. canavar çocuk :D piskopatlık ve muzurluk devrem kapandı. olgun bir bernayım. daha mülayim ve daha felsefi. aşk beni sersemletsede artık aşka yenik düşmeyeceğim. bu yuzden bütün ajda pekkan şarkıları bu gece bana gelsin :)

not: aysavaşçısına teşekkür ederim, korktuğumda beni koruduğu için.

20 Mayıs 2010 Perşembe

:)

ilk cümlem" aman salla!". neden böyle dedim biliyormusunuz? zira olumsuz şeyleri bıraktım artık, yeteri kadar olumsuzluk yaşayıpta neden diye sormuyorum? birşey olacaksa olur ztn yeteri kadar gayret etmemle alakalı. we huzurluyum şu aralar. kimse de bozamaz. gencim ve eğleneceğim. hayata 1 kere geldim değil mi :)
not: dün gece çok eğlendim, uzun zamandır ilk defa mutluydum

18 Mayıs 2010 Salı

hayatımda ilk defa bir beşiktaşlının ve galatasaraylının takımını sattığını gördüm.....bir takım tutuyorsan sdc o tarafta olmasın dansöz gibi yeşil beyaz diye bağırmamalısın.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

alıştım artık hayal kırıklığına uğramaktan. fakat her kırıklık bna daha fazla güç kazandırıyor. içime attığım şeyler bir bir patlıyor ve şu aralar bana kım dokunursa feci şekilde ona patlayabilirim.
nyseki cuma akşamının olayları biraz da olsa hafiflemeye başladı, herşey düzene giriyor gibi. ama canım hala sıkkın, ve serum yemekte iğrenç :D
uzun bir süre konsere gitmem sanrm :)
yarın merveyı tekrar aramam lazım, umarım durumu iyidir. bn o kazayı nasıl yaptım hala onu düşünüyorum ama nyse olan oldu, durumu tatlıya bağlamanın sırası geldi. bana zarar veren herşyden uzak durmakla başladığım bu yolda, değişimin ileriki adımlarınıda hızlı bir şekilde atmaya başlıyorum.
nedense her olan olaylar acaip büyütülüyor. ne diyim ki, pireyi deve yapmak adetimizde var. öğrendiğim kadarıyla, millet arkamdan konuşmaya meraklı. çok mrk ediyorum içimdeki fırtınları kim biliyor, ya da yaşadığım bunalımı? kimse, hatta bilmek zorunda da değilsiniz. o yuzden bilip bilmeden atıp tutmanızda bir manasız. ama bana güvenmeye insancıklara sesleniyorum, yakın bir süre içerisinde dediğiniz lafları size kapak edicem. hatta yalanlarıda. o yuzden yorumlar varsa kendinize saklayın ve otu boku abartmayın.

not: miğdem hala kötü, serum yiyebilirim. :(

16 Mayıs 2010 Pazar

hayatımın en kabu dolu haftasonu cuma gecesi başladı ve umarım pazar gecesi son bulur. artık kalbim başka bir felaketi kaldıramaz. cuma gecesini anlatmayayım ama ek bilgi merveden tekrar özür dilerim. cumartesi günü, miğdemin azizliğine uğradım ve bugün; güne güzel başlayıp, trabzon sporun azizliğine uğrayıp şampiyonluğu kaçırdık. evet, gerçekten birkaç gun herşeyden uzaklaşmam şart. o kadar çok morelim bozuk ki, halbuki pazartesi için yenı bir başlangıç diyordum, bilmiyorum.
facebookumu tekrardan açmam için gelen msjlar için teşekkür ederim ama bir süre daha açmak istemiyorum. ortalık durulsun.
şimdilik bu kadar. yarın yenı bir gun ve umarım artık bazı şeyler yoluna girer.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

dün geceyi hatırlamıyorum ve hatırlasamda bazı şeyleri onları da hatırlamak istemiyorum. bu yuzden, bir süre kendi kabuğuma girmeye karar verdim. herkesten ve herşeyden uzak durmam lazım. dün olan şeyler, cidden bazı şeyleri görmeme neden oldu. bu yuzden yenı bır başlangıç yapıp, sigarayı ve alkolü bırakıyorum. yaralarım iyileşene kadar ruhen uzaklarda olacağım. facebookları kapattım, ve birileri beni mrk ediyorsa ki kimse etmiyor yada bundan sonra etmez, blogtan yazı yazacağım. şimdilik bu kdr.
ps: merveden özür dilerim, her ne kdr telefonlarımı açmamasına rağmen.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

stajyerim eee ne olmuş

ya çıldırıcamm yaaa, stajyerim napayım yanı. deneyım istiyorsunuzda, deneyim yapmama izin verilinmiyor ki, offf ya. nefret ediyorum bu ülkeden, bu eğitim sisteminden. yok deneyimim falan. olması için çırpınıyorum ama yok. nalet olsun size, sizin gibi eğitime, sizi ngibi adalete....... 6 yıl okudum hala çile çekiyorum. niye öğretmen oldum ya. zaten az maaş veriyorlar birde bizden ne bekliyorlar ya!!!!!! offff .

11 Mayıs 2010 Salı

günün sözü mevlana'dan

Bütün kâinat birbirine sevgi ile bağlanmış.
Sevgini vermesini öğren.
Çünkü gönlün anlasın ki hepsine yer varmış.
Sevgisiz insandan dünya, unutma ki korkarmış.
bugün karışıklıklar ve belirsizlikler üzerine olan düşüncelerimin son günü. çünkü belirsizliklerden skıldım ve bazı konularda artık kesin net bir karar verdim. fakat verdiğim kararlar bile belirsiz. hayat belirsiz. yarın ne olacağımız belli değilken, ierisi hakkında planlar yapmak bnce gereksiz. eskiden hayat çok baistti, emeklilik planları vardı. şimdi ölene kadar çalışıyorsunuz, 80den sonra emekli olsanız kaç yazar, hayatınızı yaşayamıyorsunuz. dünya değiştikçe insanların birbirine olan bğımlılıkları da değişti ve sevgiden yoksun olmaya, gelecek hakkında boş yere kaygılanmaya başladılar. anı yaşamak gibi bir kaide içine girenler de var, anı yaşamak yanlış geleceği düşünelim diyerekte boşuna yorulanlarda war. en iyisi, anı yaşayıp gelecek hhakında plan yapmak :D enteresan ama zor. birde milleti anlamıyorum, bacak kdr boyuyla, bu ufacık yaşıyla gelecek hakkında planlar kurup, ileride şöle mi olcak böle mi olcak planlar derdindeler. inanın işleri çok zor. :) bıktım yahu, bu takıntılardan. vallaha nerde sorunlu adam var beni buluyorum. kendimde de başlı başına bir sorunum ondan olsa gerek. :) güzel ülkemden nefrettim bugün bir daha. özgür olamamaktan dolayı olsa gerek. özgür değiliz, hiçbirimiz. kabul edelim bunu çünkü nalet bir türkiye gerçeği war. bunada türkiye şartları deniliyor. örf ve adetler. tamam çok iyi birşey hepsi ama inanın global toplumda artık örf ve adet diye birşey kalmadı. örf ve adetler artık bizi üzüyor. onlar yuzunden mutlu değiliz. törelerden de bıktım. ha ama işte diyeceksiniz sen nasıl edebiyatçısın bunları nasıl korumazsın? korurum, koruyorumda ama içimde, kendime göre. örf ve adet yuzunden hayatımın sonuna kdr mutsuz olacaksam zaten çekip gideyim ben. hiç yaşamyayım, neye yarar ki :S

toplumsal sorunlar yaşamaktan ne zmn kurtulurum onuda bilmiyorum. bildiğim tek birşey var. ilk imkanımda gitmek. çnku yaşanmaz bir hal aldı. türkiye insanıda ne yapacağını şaşırdı. herkeste bir dejeneri hali ve kimse gelişmemiş. kusura bakmasın ama herkes birbiri kopyası ve bir o kdrda özenti. özentiliklerinden dolayıda kendilerinde bazı şeyler oturmamış, özellikle kişiliklerinde bu yüzden de belirsiz. belirsizlik ve bilmemek, işte en büyük paranoya. ama şu da var, herşeyi bilmek zorunda değiliz, deneyip görmekten başka çaremiz var mı??????

10 Mayıs 2010 Pazartesi

bazen verieln tavsiyeler o kdr kolay oluyor ki insan evladı için, anlamakta güçlük çekiyorum.
yarın gene ders çalışmaya devam edeceğim. ümitlerim tükenirken, bu kararlılığıma şaşıyorum. ben bu sabrı nerden edindim merak konusu. bazen kendimi de anlamıyorum. insan oğlunu anlamadığım gibi. ve kırgın olmak. kalbimin kırgın olması. zor kırılan ben, gene kalbim kırıldı. bzn nefret doluyorum hayata, insanlara. güzelliği iyiliği göremedikleri için. acı çekmek değil ama sinrili halimi bilenler bilir, onu mu görmek istiyorlar. insiyatif vermek, anladım ki kimse meryem ana değil. masum hiç değil. kisme birşeyi hak etmiyor. hak etmek için bir çaba göstermeleri şart. bn gösteriyorum, karşılık alıyormuyum, sorgulanacak en büyük soru. açıkçası kafam karışık. karışık değil ama vermem gereken doğru kararları vermek istemiyorum. işime gelmiyor değil. ama üzülmekten yoruldum. sinirlenmekten yorulmadım snrm. nasılsa hergun sinirlenme idmanı yapmıyormuyum?
sabah sabah geçen hafta gittiğim okuldan red cevabını okumak gene morel bozukluğu olsa gerek. tabi bu morel bozukluğundan dolayı naptım, gittim saçlarımı kestirdim. neyse adama döndüm. kahküllerim geri döndü.

vallaha fark ettimde, yat kalk, hergün aynı şeyi yap. çok sıkıcı. babamla ettiğim kavgalar bile banelleşti. hergün aynı tantana. monoton. mevsim değişikliği olcak yakında ama gene de içimde böle kıpır kıpırlık yok. bende ki bu depresyon modu ne zaman gidicek? :D

insanları anlamıyorum diyeceğim gene klişe laflarımdan biri. neden diye sorarsanız bunu bana ayrı bir zamanda sorun? özel çünkü :P acaba saçlarım nasıl oldu? önlerinde biraz kat attırdım, kahkullerım de var. cool tarza biraz ara verelim. yazın ortası yaparım gene. :)

deniz baykal istifa etti. acaba kım gelcek başa? babam gelse keşke :D kesin avrupaya kafa tutar, bnde istanbulu büyük amsterdam yaparım hahahahahaha

yarın istek vakfına gidip tekrardan cvimi vereceğim. eğer beni işe almazlarsa babam onları dava açacakmış. zira bedrettin bey yıllar önce söz vermişti, kendi öğrencilerini önce işe alcaktı. ama nedense şimdi işe alınmıyorum, çnku stajyer alınmıyormuş. inanın çok sıkıldım artık, şu stajyer damgası yemekten :)

9 Mayıs 2010 Pazar

ales mağduru

sabahın ilk gün ışığıyla birlikte uyanıp saat 8e doğru bu soğuk ve anlamlı gunde, ales maratonuna başladım. trende görülen manzara aynıydı. tüm gençlerde aynı mektup zarfı ve hepsidne aynı ösymden gelen kağıt. ales sınavı mağduruyum, çnkü ne zamanım yetti ne de türkçe soruları muhteşemdi. ha ayrıca tüm arkadaşlarımın başarılar dilemesinin dışında sevgilimin bir kere arayıp başarılar dilememesi ve sınavdan sonrada nasıl geçti diye sormaması ayrı bir morel bozukluğu olsa gerek. (kesin unuttu ya da önemli bir işi vardı.)

ösym'eye soruyorum hangi akla hizmet evim göztepedeyken bnim sınavı kartala verirsin? onu bırak zaten başta beni hayal kırıklığa uğrattın, bari soruları düzgün yaz, hepsinde bir anlatım bozukluğu var. hatta sorular bir facia. matematik sorularında bile paragraflar var. anlamadım ki, matematik mi yapıyorum yoksa bulmaca mı çözüyorum. yani böyle absürt sorularla mı siz üniversitelere öğretim üyesi alcaksınız. meslek sahibi olmak isteyenleri eğiten kişileri eğer bu sorularla eliyorsanız zaten eğitim sistemimizde başta hata var demektir. hoş burası türkiye, burada herşey olur......

8 Mayıs 2010 Cumartesi

günün sözü üzerine gereksiz bir yorum :)

"Öyle kolay sanat değildir uyumak. Onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerekir..."(Elbetteki Nietzsche..)

Ucu açık bir söz. Yani benim gibi muzurlar için özellikle. O zaman ben bir sanatçıyım. TÜm gün uyumayı seviyorum ve bunu da gayet iyi başarıyorum. :) Uyunaık kalmakta bence bir sanat olmalıdır çünkü onun içinde uyumak gerekir.

Ama yorgun olduktan sonraki uyumak kadar veren başka bir rahatlık yoktur. Uykum geldi diye uyuduğumda inanın daha az huzur buluyorum. YOrgunluktan sonraki uykumda, içimde bir rahatlık, bir hoşluk oluyor. :)

ileti yasaklarımdan sıkıldım ve bloglarımda iç sıkıntılarımı özetledim

bazen sıkıldığımızı hissederiz, ama asıl sıkılan benliğimizdir
eskisi gibi acıtmaz sıkıntılar, hissettiklerimdeki boşluklar,
ama alışırız zamanla, aynı şeyleri kısır döngü gibi yaşamaya ve hayatta öyle bir an olur ki
o tepeye gene çıkar hemen aşağı düşer,
sonra gene aynı sıkıntılarlatekrar çıkarsın, güç buldukça.

ama asıl acıtan nedir bilirmisiniz?
istemediğiniz şeyi görmek, güneşin doğudan battığını görmek gibi
ya da sevdiğimiz birini başklarının kollarında.
ve o tepeye çıkarsınız, düşünmeye bu sefer,
o ve ben neden böyle oldu diye, ya da elimde bir şans olsa napardım diye.

eğer elimde olsaydı, zamanı geri alsaydım......ve sıkıntı......ve o climax sonra düşüşler.
sadece yanımda ben ve tanrı ve anılar.

17 Mart 2010 Çarşamba

havadandır havadan

hayattan hiçbir zevk almamaya başladım. öğlen kalkıp, spora gidip, tüm gün spor yapıp eve geldiğidme hiçbir kalori yakmadığı mı görmek, resmen hayal kırıklığı. püffff, sabretmek zor, hızlı değişimler istiyorum ama, olmuyor gibi. neyse sabredeceğim artık.
pazar gunu sınav var ama hala ders çalışmadım. umarım bir ara çalışırım. hoş sınava nerde gireceğim onuda bilmiyorum. hayatın bir anlamı kaldı da, o kdr nefret ediyorum ki şu mart ayından. şubat-mart-nisan ayları en nefret ettiğim aylardır. kesin havadan olsa gerek :D hayatımda çok sıkıcı. monotonlaştım. zaten bu aralar uyuma hastalığım var, aynı yazın gibi depresyondayım sanırım. durmadan uyuyorum.
bana biri çözüm bulsun, hayatımı düzene sokmam lazım. offff şu okul niye bitti ya? neden erken bitirdim ki???? şimdiki aklım olsa asla bizimkilere demezdim erken bitiriyorum diye. mezun olunca ne oldu hiçbir şey. elde var 0 gene :(

zaten çarşamba günlerini de hiç sevmem. nedendir bilmem ama çarşambalar hep sıkıcıdır. neyse yarın perşembe belki günüm eğlenceli geçer. ama artık yalvarıyorum kendime sabahları erken kalkayım. geceleri erkende yatsam sabahları 12-1den önce kalkamaz oldum. alarmda kursam yatıyorum. hep üstümde yorgunluk var. havadandır kesin havadan. :D

16 Mart 2010 Salı

ufak bir yara

not: şiir yazdığımı bilmiyordunuz değilmi? bzn acılarımda yazarım :D

ufak bir yara


akan nedir?
kan mı yoksa
nefretim mi?
onunla ya da onsuz
tükenmiyormuyum.

akıyor kanım
bu.
hayır değil,
akan şey ruhum
benliğim,
bilmiyorum.

neydi o parlayan
cisim,
kırdığım şarap bardağının
parçası, saplanmış
koluma akıyor kan.

kanayan yaram değil,
kalbim hiç değil.
nedir bu?
nefretim mi
isyanım mı?
içimdeki bu sel nedir?

hayır dur, durmalı bu
akış, boğulacak yoksa
kaç oradan kaç
hemen bul kendine birşey
hayır, yok orada boğulan biri.

akıyor kırmızı bir şey,
kolumdan bacaklarıma doğru değil,
kanıyor gözlerim
anlamıyorum
neyim ben aziz mi?
boğuluyorum ama akıyorumda

sana, snn boşluğuna akıyor
kanım,
kesilmiş, bir cam parçasıyla
ona mı sana mı yazıyorum,
hayır o sen, sen o
acıyor canım, acıtıyorsun canımı.
kanıyor ama ne yaram ne de kalbim

kanıyor işte,
tükenen o siyah masumiyetim.....



by berna

veda filmini izledikten sonra değişen düşünceler

Bugün Salih Bozok'un anlattığı, Zülfü Livaleninin çektiği Veda filmine gittim. Etkilenmemek elde değil. Fakat o kdr güzel bir şekidle anlatılmışki, tarih kitaplarında olmayan birçok şey vardı. Atatürk'te bir insandı, sevdi, aşık oldu. Ve şunu anladım, bir ülkeyi batıran, çöküşe neden olan şey kadınlardı. aklıma Hürrem'in entirikaları geldi. Acaba Latife Hanım biraz daha iimser olsaydı, Atatürk bu kdr olumsuzca yaşarmıydı? Açıkçası hep keşkeler diyoruz. işte o keşkelerde bnde dedim, boşlukta olan şu saçma sapan hayatımı, başı boşluğmu bir kenara atmalıyım. keşke bnde asker olsaydım. Bazen vatanım için herşeyi yaparım diyorum ama hangi vatan için? beni önemsemeyen vatanım mı? ahhhhh, keşke bende eskilerde yaşsaydım, uğruna yapabileceğimiz onca şey vardı. Şimdi uğruna öleceğim tekşey kendi emellerim. Yıllar bizi bencilleştirdi, ben merkezsi olduk. Tabi bunlar bnm düşüncem. Katılmayan olur.

Elime silah verseler, gitsem, savaşsam ve kahraman olsam. Ne güzel hayaller. Büyük oynamak tam bana göre.

Öğretmen olmak? Bana uygun mu? ben daha büyük şeylerin peşindeyken, gözüm yuksekteyken. milli eğitim bakanı olmak, veya cidden daha üst mevkiilerde olmak hayalimken, beni bekleyen öğrenciler? istanbulda öğretmenlik yapmak vatan borcunu ödemek değil, bnm gitmem lazım, kesin anadoluyu karış karış gezmem lazım.

uğruna feda edilen onca hayatlar var, ama kimsenin umurunda değil, şehitler. tek başıma neyi değiştirebilirim ki, aslında onlarca şeyi değiştirebilirim. kimse güvenmesede ben kendime güveniyorum.